iki yılım geçti...karşımda herekol dağı...çok daldım gittim
ona bakarak...tabii en yakın yerleşim yerinin size düşman dediklerinizden daha
uzak olduğu yerde iseniz orada olmanızın nedenini sorgulama hakkınızı da
kendinizde buluyorsunuz...2006'da dizlerim titreyerek gittiğim siirtten 2008'de
kalbimin bir parçasını orada bırakarak döndüm...
anlatacak çok hikaye var, söylenecek çok çok şeyler var...
aslında sonda söyleyeceğimi başta söyleyerek
başlayabilirim...
izlediğim bir belegeselde bir yazar sorunu nasıl çözeriz
diye sorduklarında;
"karşılıklı birbirimizin acısını anladıkça"
demişti...
acıyı anlamaya çalıştım, sebebini bulmaya çalıştım
hep...vardığım noktada bir çok sebep buldum...buradan paylaşamayacağım bir sürü
sebep...
bunca sebebin arasına sıkışmış sonucun sonunda kimler var
onları gördüm, görüyorum...İNSAN...
doğulular,kuzeyliler,batılılar,güneyliler... hepsi mağdur
hepsi İNSAN...
gelin benim anamı, onun anasını, benim evladımı, onun
evladını,bu sebeplerin oyuncağı etmeyin...
gelin size 37 ekran içinde gösterilenlerin esiri olmayın...
gelin size öğretilen-dayatılan sebeplere inanmayın...
gidin o üzerine saatlerce nutuk atabildiğiniz, kolayca
harcayabildiğiniz, vazgecebildiginizin insanların hallerini yerinde görün..
gidin oğlunu güneydoğuya göndermiş bir annenin bir gününe
şahit olun..
yalnızca bir an öteki olun...
evet kuyruk acısı evlat acısı birbirine karıştı...evet kim
sap kim saman anlamak çok zor...
ama söz konusu insan ise gerisi teferruat değil midir?...
güneşli pazartesiler...