29 Nisan 2013 Pazartesi

güneşli pazartesiye-14...zamanın padişahına bizden selam söyle...

29 Nisan 2013 Pazartesi 0

önümüz bahar önümüz bayram...bayram kutlama şeklini ve şekil ısrarlarını eleştirecek bir yazı yazmayı düşünürken aklıma aşağıdaki konuşma geldi...eleştiriyi sonraki yazılara bıraktım..

iktidar hırsının karşısına insanlığı  , tüketimin karşısına üretimi, modernitenin karşısına umudu koyan bir konuşma...

cahrlie chaplin'den... : 

"Özür dilerim ben imparator olmak istemiyorum. Bu beni ilgilendirmiyor. Hükmetmek veya işgal etmek istemiyorum. Herkese yardım etmek istiyorum...

Yahudi, Katolik, siyah, beyaz. Hepimiz birbirimize yardım etmek istiyoruz. Diğerinin mutluluğu hepimizi mutlu ediyor. Hiç kimseden nefret etmiyoruz. Hiç kimseyi aşağılamıyoruz. Bu dünyada herkese yer var. Dünyada herkesi doyuracak kadar zenginlik var.

Hayat hür ve güzel olmalı. Biz doğru yoldan çıktık. İktidar hırsı insan ruhunu zehirledi, nefret duvarları ördü. Bizi mutsuzluğa ve insan kıyımına mahkûm etti. Hızı keşfettik ama yerimizde sayıyoruz. Makineleşme bolluk yerine yokluk getirdi. Bilgimiz bizi saygısız ve yobaz yaptı. Çok düşünüp az hissediyoruz. Makineden çok insanlığa ihtiyacımız var. Beceriden çok iyiliğe ihtiyaç duyuyoruz. Aksi takdirde şiddet galip gelecek ve hayat yok olacak.

Uçak ve radyo bizi birbirimize yaklaştırdı. Bu icatların temelinde iyilik kardeşlik ve beraberlik var. Şu anda sesimi milyonlarca insan duyuyor. Umutsuz kadın, erkek ve çocuklar… Masum insanlara işkence yapan, hapse atan bir sistemin kurbanları onlar. Beni duyanlara sesleniyorum. Umutsuzluğa kapılmayın!

Mutsuzluğumuzun sebebi hırslı kişilerin insanlığın ilerlemesinden korkmasıdır. Nefret geçer, diktatörler ölür. Halktan aldıkları iktidar halka geri döner… İnsanlar ölür, hürriyet ölmez!.....

.
.
.

Hannah, beni duyabiliyor musun? Her neredeysen
Yukarı bak Hannah! Yukarı bak! Bulutlar yükseliyor – güneş görünüyor. Karanlıktan, ışığa giriyoruz. Yeni bir dünyaya giriyoruz. İnsanların, nefretin ve gaddarlığın üstüne yükseleceği güzel bir dünya…
Yukarı bak Hannah. insan ruhu kanatlandı – ve sonunda uçmaya başlıyor. Gökkuşağına uçuyor – umudun ışığına – geleceğe, sana, bana ve hepimize ait olan muhteşem geleceğe. Yukarı bak Hannah. yukarı bak!..." *

zamanın padişahlarına selam söylerken; yukarı bakmayı unutmayacağımız bayramlar diliyorum...

güneşli pazartesiler... 


 *Charlie Chaplin - (1940 yapımı kendisinin ilk sesli filmi Diktatör'de yaptığı konuşması.)


24 Nisan 2013 Çarşamba

prensesin uykusu....

24 Nisan 2013 Çarşamba 0
....prensesin uykusu....*

buram buram samimi bir hikaye...kahramanımız aziz agaclara sarılıp onların sesini dinleyen bir kutuphane gorevlisidir. evini cocuk esirgeme kurumundan yoldaşı neşet ile paylaşmaktadır. hayatı düşleri ile süslemiş neşeli azizin üst katına düşlerinden darbeler almış ağır abla Seçil,  kızı Gizem ile birlikte taşınır.

Prenses Gizem'in daldığı derin uyku ile her şey başlar. Aziz'in kaderle savaşıdır aslında her şey. Herkesin inandığını tersine cevirmeye çalışır. Yatağında ölümü bekleyen prensesi düşleri ile hayata döndürmeye çalışır.Aziz der ki;

" kader vardır ama sadece işimize geldiginde kötü giden şeylerin mazereti olarak degil, ayni zamanda mutlu anların yaratılmasında da başroldedir."

yazmaya başlar prensesin uyanınca okuyacagına inandıgı şeyleri bir günlüge...gecmişi,gelecegi, umudunu yazar...

inadına gülmektedir.sinir bozar zaman zaman...inancı kızdırır Seçili bile...herkes kendini kötüye alıştırmaya caliştırırken o prensesin üç istegini yerine getirmeye çalışır. olmayanı oldurur, bulunmayanı bulur, inancı herkese umut olur.

gece uykuya daldıran masallarla güne uyanmayı dener  ve başarır.

prenses uyanır... uykusunun sevdiklerinin hayatında neler degiştirdigini bilmeden...

Aziz’in günlüğünden:

Kader değiştirilemez, değiştirilirse kader olmaz diyenler var. Olmasın varsın. Hiç bir
şeyin değiştirilmeyeceği bir dünyada yaşamak ne umutsuzca olurdu öyle değil mi? Başına gelmiş kötü bir olay, öyle bir gün gelir ki olması gerektiği için olmuş ve daha iyi bir şeye neden yaratmıştır. Bilemezsin.....



*bir  cagan ırmak filmi...

15 Nisan 2013 Pazartesi

güneşli pazartesiye-13...özür diliyorum...

15 Nisan 2013 Pazartesi 0
insanlığı bir adım öteye taşıyacak ya da doğru ifade ile insanlığın devamını sağlayacak en önemli toplumsal kavramın adalet olduğunu düşünüyorum...

bundan önce hep insanlığı yazdım...var olma hakkını, yaşama hakkını, insanlığın kendisini en hissi duygularla ifade etmeye çalıştım..

iktidar mücadelesinin dışından, hırsların dışından sırf insanı düşünerek, güneydoğudaki çoban kızı yazdım...çoban kızı yazarken aklımda tek oğlunu teröre şehit vermiş mersinli çoban aile vardı..

bunları yazarken gördüm ki bir yeri atlıyorum... adalet olmazsa insanlığı da savunamaz hale geleceğim...o yuzden bir iki cümle adaletle ilgili bir şeyler söyemek istiyorum...

Silivri davasını takip ettik geçen hafta içerisinde, kaçınızın haberi var inanın bilmiyorum, çünkü sayfa sayfa akil insan haberi yapan medya bu davanın bir cümle bile haberini yapmıyor... gördükleriniz ise işin sadece magazin tarafı... türk medyasının bu akıl almaz bağım-lılığı ile ilgili kitap yazılır aslında ama  sonraki haftalara kalsın...

darbe karşıtıydık, her türlü tahakkume karşıydık, bunun hesabı sorulacaktı.. heyecanlanmıştık...

gördük ki öyle değilmiş, bu da bir senaryo imiş, elbetteki içinde kurular varmış, ama çokca yaş yanmış...bir güç gösterisi imiş...güç neredeyse adalet oradadırmış meğer...

olmadığı cezaevinde toplantı yapmakla suçlananların, savunma hakkı verilmeyenlerin, tutukluyken hayatını kaybedenlerin, suçsuzluklarını ispatlayabilecekleri halde çağrılamayan tanıkların olduğu bir dava olmuş silivri..

bunu göstermeye çalışanlar da sırayla içeri dahil olmuşlar...

ve ben bunu atlamışım....insanlığı savunmaya çalışırken adalete ihtiyacımız olduğunu kaçırmışım...

adalet isteyen başta babam olmak üzere herkesten bundan dolayı özür diliyorum...

bu davanın yukarıda anlatmaya çalıştığım duygularla takipçisi olan insanlara yapılan muameleyi de şiddetle kınıyorum...

bundan sonra adalet için bu davayı daha yakından takip etmenin sözünü veriyorum...

siz de, eğer bugun iktidarın gücüyle rahat iseniz, adaletin bir gün size de lazım olacağını unutmayın lütfen...


kendiniz için istediğiniz her şeyi karşınızdaki için de isteyebildiğiniz bir hafta olsun...

güneşli pazartesiler..

10 Nisan 2013 Çarşamba

güneşli pazartesiye-12...derin sular...

10 Nisan 2013 Çarşamba 0

sene 1984...westman adaları, izlanda...bir balıkçı kasabası...balıkçı arkadaşlar her zamanki gibi sevdiklerine veda edip balığa çıkarlar akşam...

rutin bir avdan tek farkı yola çıktıktan bir süre sonra teknelerinin alabora olmasıdır...batan tekneden kalan son arkadaşını da bir süre sonra derine uğurlayan Gulli sıcaklığı sadece 3 derece olan suda tek başına kalır...

normal bir insanın 15 dakika yüzebildiği suda tam 6 saat boyunca yüzerek kıyıya varır...vardığı kıyıdan en yakın yerleşim yerine ulaşması için bir de 2 saat yürüme ile volkanik tepe geçer... kurtulduğunda  insanları hikayesine inandırmak zordur...bilimsel araştırmalara konu olur... günlerce araştıran bilim adamları tutkunun dışında bir bulguya rastlayamazlar...kendisine sorduklarında ben bir kahraman değilim yaşamak için yüzdüm sadece der...

suda ilk kendine geldiğinde kurtulacağına kendi de pek ihtimal vermez...bir süre sonra kendini toplar...yaşamak istediğinin farkına varır...düşünmeye başlar...

çocukluğu aklına gelir...lavların altında kalan evlerini düşünür...çocuk günlerine dönmek ister...babasını hayal eder...annesinin her sabah zorla içirmeye çalıştığı sütü...bir daha kırmayacaktır annesini söz verir kendi kendine....hayal ettikçe hayatta kalır...

gözlerini kapatır...öyle yüzer karaya vardığında yaşayacağı mutlu anlar için...*

.
.
.

siz gözünüzü kapattığınızda ne görüyorsunuz? 

yüzün o zaman...

güneşli pazartesiler...

* İzlandalı yönetmen Baltasar Kormakur'un derin sular filminin gerçek hikayesi...
 
ŞEHRİN IŞIKLARI ◄Design by Pocket, BlogBulk Blogger Templates